Türkiye’nin sebze ve meyve sektöründe tarımsal üretim, ihracat, modern tarım uygulamaları ve lojistik altyapılarındaki gelişmeler, ülke ekonomisine önemli katkılar sunmaktadır. Özellikle 2025’e yaklaşırken bu alandaki projeksiyonlar, sektörün ulusal ve uluslararası düzeyde büyüme potansiyeline işaret etmektedir.
Türkiye, verimli toprakları, farklı iklim kuşaklarına sahip yapısı ve tarımsal üretim gelenekleri sayesinde sebze ve meyve üretiminde önde gelen ülkeler arasında yer almaktadır. Turunçgiller, üzüm, domates, biber, salatalık, nar gibi ürünler yüksek kalite ve rekabet gücüne sahip olması nedeniyle iç pazarda önemli talep görmenin yanı sıra uluslararası pazarlarda da rağbet görmektedir.
Türkiye, coğrafi konumu sayesinde Avrupa, Orta Doğu ve Asya pazarlarına erişimde önemli avantajlar sunmaktadır. Türkiye’nin meyve ve sebze ihracatı 2020’li yıllarda giderek artmış ve 2025 itibarıyla bu büyüme trendinin devam etmesini beklemekteyim.
Son yıllarda artan organik tarım ve iyi tarım uygulamaları ile üretilen ürünlerin sayısı ve kalitesi artmaktadır. Türkiye’nin özellikle domates, biber, narenciye ve tropikal meyve üretiminde sağladığı kalite, 2025 itibarıyla uluslararası pazardaki rekabet gücünü daha da artıracaktır. Sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi, Türkiye’nin ihracat potansiyelini uzun vadede pozitif yönde etkileyecektir.
Geleneksel tarımın yanı sıra, modern tarım teknikleri de Türkiye’de giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle topraksız tarım gibi yenilikçi yöntemler, iklim değişikliği ve su kaynaklarının sınırlı olması gibi sorunlara çözümler sunmakta. Topraksız tarım, seralarda kontrollü koşullarda, daha az su ve gübre kullanımı ile yüksek verim sağlamaktadır. Bu yöntemle domates, marul, salatalık ve çilek gibi ürünler yoğun bir şekilde yetiştirilmektedir.
Türkiye’de topraksız tarım yatırımları özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Topraksız tarımın önemi, 2025 yılına kadar artarak devam edecek, hem iç pazarda hem de ihracat pazarlarında rağbet gören ürünlerin daha verimli ve sürdürülebilir şekilde üretilmesine olanak sağlayacaktır. Bu uygulamanın yaygınlaşması, Türkiye’nin gıda arz güvenliği ve iklim değişikliği ile mücadele çabalarına önemli katkılarda bulunacaktır.
Meyve ve sebze sektöründe lojistik, ürünlerin tazeliğini koruyarak hızlı bir şekilde hedef pazarlara ulaştırılması açısından kritik önemdedir. Türkiye, stratejik konumu nedeniyle Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Asya pazarlarına hızlı ulaşım sağlayacak bir lojistik altyapısına sahiptir. Bununla birlikte, sektörde soğuk zincir lojistiği gibi ileri lojistik çözümleri de önem kazanmakta, soğuk hava depoları ve nakliye araçları yatırımları artmaktadır.
2025 yılına kadar Türkiye’nin lojistik altyapısının daha da gelişeceğini ve 2025 yılına kadar Türkiye’nin sebze ve meyve sektöründe çeşitli gelişmelerin yaşanacağını ön görmekteyim.
Özellikle organik ve iyi tarım uygulamalarıyla üretilen ürünlerin ihracatında artış beklenmektedir. Dijital tarım uygulamaları, dronlar, akıllı sensörler ve yapay zeka destekli tarım uygulamaları yaygınlaşacaktır. Bu teknolojilerin kullanımı, tarımsal verimliliği artıracak ve maliyetleri düşürecektir. Verimliliği artıran topraksız tarım yatırımlarının büyüyeceği, özellikle yüksek değerli ürünlerde bu yöntemin yaygınlaşacağı beklenmektedir.Tarım sektöründe sürdürülebilirlik giderek önem kazanacaktır. İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla, yenilenebilir enerji ve su tasarrufu sağlayan projeler desteklenecektir.
Türkiye’nin sebze ve meyve sektörü, güçlü ihracat potansiyeli, inovatif tarım uygulamaları ve stratejik konumu ile 2025’e kadar büyümeye devam edecek gibi görünmektedir. Bu büyüme, tarımsal verimliliğin artması, çevre dostu üretim yöntemlerinin yaygınlaşması ve lojistik altyapının güçlendirilmesi ile desteklenecektir.
Sözlerimi burada bitirirken, 2025 yılı ve sonrası Dünyada ve Ülkemizde İhracatçı birlikleri, üreticiler ve sanayiciler olarak tarımsal üretimde, Gıda Güvenliği ve beslenmede gelecek nesillere bilgi ve eğitimin aktarılması, kadın çiftçi ve üreticilerimizin üretime daha fazla dahil olması en önemli hedeflerim arasında yer alacaktır.
Saygılarımla,